Şifre: Şifremi Unuttum
     
Üyelik
  Web Üyeliği
  Kullanım Kuralları
Balmed Hakkında
  Tüzük
  Bize Ulaşın
  Yönetim Kurulu
  Dernek Üyeliği
Kariyer
 
  Kariyer Alanı
Alışveriş
  Mağaza
İlan Panosu
  Emlak
  Vasıta
  Eşya
  Özel Ders
  Diğer



ANILAR
YENİ ASIR 4 HAZİRAN 1982 CUMA
BİNBAŞI'DAN HABER VAR
"NEWYORK - GELİBOLU KÜREKLE"
CUMHUR AYDIN'79
"KAYBOLUYORSUN"

RUSYA İZLENİMLER 1
Bu yazımda sizlere geçen hafta yaptığım Rusya seyahatimi anlatacağım. Emre Fırıncı'92

 

 

Sevgili Balmed üyeleri  merhaba!

Bu yazımda sizlere geçen hafta yaptığım Rusya seyahatimi anlatacağım.

2 gün Moskova,3 gün de St Petersburg'da dolaştım,gezdim. Rusya gerçekten

de çok güzel bir ülke, benim inanılmaz hoşuma gitti.Tüm önyargılarınızdan arının,hiç de fakir değiller,hiç de sefilleri oynamıyorlar.

Bu ülkeye gitmeden önce kafamızda hep böyle bir Rusya imajı vardı.Ancak

durum daha farklı. Aşağıda yeri geldikçe detaylarını bulabileceğiniz bu

geziyi ,rehberlerden öğrendiğim ve gözlemlediğim kadarıyla sizlere

anlatmaya ve bundan sonra Rusya'ya gidecek olanlara rehber olmaya

çalışacağım.

 

GENEL BİLGİ:

Rusya Federasyonu ABD yüzölçümünün yaklaşık 2 misli büyüklüğe sahip dev

Bir coğrafyaya yayılmış soğuk iklime sahip bir ülke.Para birimi Ruble.(100

Ruble=5 Yeni Türk Lirası) Hristiyanlığın Ortadoks mezhebine bağlı bir

çoğunluk yaşıyor ülkede. Tüm ülke nüfusu 150 milyon civarında. Bunun 20

milyon kadarı ise müslüman. Yani ülkedeki müslümanların sayısı hatırı

sayılır boyutta. Az sayıda Musevi ve Katolik var.Türkiye'den uçakla 3

saat süren bir yolcuğun ardından Rusya'ya geliyorsunuz.Dünyanın en güzel

kızlarının adeta sokakları podyuma çevirdiği, alabildiğine tarihi ve bir

o kadar da enteresan bir ülke Rusya.

 

Ortaçağ'da Rus toprakları 300 yıl boyunca Moğol istilasına maruz

kalmış.Bu sebeple dağınık halde yaşayan Slav ırkları bu istilalar karşısında

birleşmek ve Rus Devletini kurmak zorunda kalmışlar.Korkunç İvan lakaplı

kral 3 yaşında tahta çıkmış ve o dönemden itibaren Çarlık dönemi

başlamış. Çarlık Rusya'sı 1500'lerin ortalarından 1917 Bolşevik  Devrimine kadar sürüyor biliyorsunuz.

Bu dönemde Rusya en parlak zamanını Rusların "Büyük Petro" bizim ise

"Deli Petro" dediğimiz çarın zamanında yaşıyor. Seyahatimiz esnasından bize rehberlik eden Rus rehberler bu konuda hep şaşkınlık yaşadılar. Çünkü Ruslar'ın "Büyük" lakabı ile andıkları bir Çar'a biz Türkler "Deli" diyip duruyorduk. Bize şunu söylediler; "evet bunu daha önce de Türk gruplardan duyduk, siz nedense Deli Petro diyorsunuz ancak adam deli falan değil aksine Rusya'yı büyüten , Avrupalılaştıran  ve dünyada  söz sahibi ülkelerden birisi  yapan aynı zamanda şahane kent St Petersburg'u kuran dahi bir adam". Evet Ruslar Petro'ya büyük saygı duyuyorlar ve onu çok seviyorlar.Ve dünyada Büyük Petro'ya Deli Petro diyen tek millet Türkler, onun sebebi de Osmanlılardan geliyor.Osmanlılar takmış bu lakabı. Petro ile ilgili başka bilgileri St Petersburg'u anlattığım bölümde anlatacağım.

 

Daha sonra 1917'de Lenin önderliğindeki Bolşevik Devrimini, akabinde Çar

2.Nikola ve tüm ailesinin öldürülüşünü ,monarşinin yıkılmasını yani

Çarlık rejiminin bitmesini ve yaklaşık 70 yıl sürecek olan Komünist Rejimi

Hemen hepimiz biliyoruz.

İşte bu dönemle ilgili neredeyse rehberler hiçbir olumlu şey anlatmak

istemiyorlar. Bu 70 yılı Rus tarihi açısından yaşanmamış kabul etmek

istiyorlar. Özellikle Stalin'den nefretle sözediyorlar.Lenin'e karşı

nisbeten daha çok saygı var. Gezi boyunda Bolşeviklerin yaptıkları

zulümden,baskıdan,Stalin döneminde sürgüne gönderilen milyonlardan,2

nesli zorla dinsiz yapmalarından,tüm tarihi kiliseleri ve camileri kapatarak

din adamlarını sürgün ettiklerinden bahsedip durdular.

Geziye katılan çoğu kişi genel itibariyle Rus tarihine yabancı ve ilgisizdi.Ben en son dayanamayıp sordum; "yahu hiç mi iyi bişey olmadı bu 70 yılda?" diye.Tabi böyle bir sor gelince başladılar olumlu şeyleri de anlatmaya. Örneğin komünizm döneminde okur yazar oranı %100 iken Kapitalizme

geçildiğinden bu yana %90'lara gerilediğini,üniversite mezunlarının oranı%70-80 iken bunun çok daha aşağılara indiğini,fuhuşun,kara paranın hep

1990'lardan sonra başladığını da belirtmek zorunda kaldılar. Uzay

teknolojisinden ,uzaya ilk insansız ve insanlı mekiği gönderenlerin Ruslar olduğundan,nükleer teknolojiden vs'den dem vurmaya başladılar.

Aslına bakarsanız Komünist sistem uygulamada özellikle Stalin'in

Yanlışları olmasa pekala da şahane bir sistem olarak kendine yer bulabilirmiş

Rusya'da. Şöyle ki ; komünist dönemde herkese devlet tarafından

Dağıtılan sosyal konutlar bugün vatandaş tarafından cüzi rakamlarla satın alınmış ve herkesin iyi kötü evi var.Kimse kirada oturmuyor.Belki şaşıracaksınız ama herkesin iyi kötü bir arabası var. Örneğin St Petersburg'da nüfus 5 milyon,araba sayısı da 5 milyon.Eski püskü Moskovich'ler ,Lada'lar da

Var son model BMW ve Mercedesler de var.Rusya , Doğalgaz ve petrol zengini

Bir ülke olduğu için , tüm evlere dağıtılan Doğalgaz bedava,evet yanlış

okumadınız bedava.Yani 24 saat sıcak su ve tüm kış boyunca merkezi

ısınma var her evde.Petrol ise Türkiye'dekinin 1/3 'ü fiyatına,benzin inanılmaz ucuz. Eğitim ve sağlık hizmetleri ise hala devlet tarafından bedava

veriliyor. Şimdi soruyorum size neresi kötü bu ülkenin.Şu saydığım

kazanımlar hep Komünist dönemin artıları. Ancak devlet memurları ya da

işçi maaşları ortalama 200-300 $ düzeyinde. Biz sadece bu maaş düzeylerine

bakarak "vah garibanlar" türünden bir düşünce içine giriyoruz ki aslında

çok yanlış. Çünkü maaş 300 $ ama kira yok,ısınma masrafı yok,tüp masrafı yok,benzin masrafı yok gibi bişey,eğitim ve sağlık hizmetleri de bedava.Eee bu rakam sadece yiyecek ve içeceğe de yetiyor arkadaşlar.  Bakmayın siz Rus fahişelerin Türkiye'de cirit attığına onlar parasızlıktan ziyade kısa yoldan köşe dönmeye çalışan yellozlar,durum bu kadar net.

Aynı zamanda sokakta,metroda,yolda yürürken bile çoğu insanın elinden

Kitap düşmüyor.Herkes okumaya çok meraklı,genel kültür düzeyleri çok

yüksek.Şairleri,romancıları,bestecileri  ile inanılmaz övünüyorlar.Her

yerde Puşkin,Dostoyevski ,Tolstoy,Çaykovski heykelleri.Her yerde yine

aynı isimlerin müze evleri ve yine aynı isimde cafeler..

Her yerde tiyatro,opera,bale binaları.İnanılmaz kültürlü insanlar. İşte

Tüm bunlar yine Komünist rejimin artıları.

Benim anladığım Stalin denen diktatör bir çuval incirin içine etmiş.Yani

dini,eğlenceyi yasaklamanın , işlerine 10 dakka geç kaldılar diye

insanları toplama kamplarına göndermenin ne alemi var allah aşkına?Çünkü hep

anlatılan bu. Şimdi adamlar sudan çıkmış balık misali kapitalizme ayak uyduracağız diye debeleniyorlar,büyük ölçüde de başarmışlar.

 

1991 sonrası Glastnost ve Perestroyka,Gorbaçov,Yeltsin ve Putin

dönemleri,kapitalizme ayak uydurma çabaları.

Bu döneme ilişkin çok da anlatılacak bir durum yok. Stalin'in hiçbir

heykeli,resmi dahi yok hiçbiryerde. Onu yok sayıyorlar.

Kalan bazı heykelleri de 1991 sonrasında kaldırmışlar.Ancak Lenin'in

heykellerine dokunmamışlar.Hele St Petersburg'da bir Lenin heykeli var

ki insan kaldırmaya kıyamaz.Bu kadar mı artist bir heykel olur? Pelerini

uçuşan Lenin ,sağ elinin işaret parmağı ile halka doğru yolu gösteriyor,anca bu kadar karizma katılır bir heykele..

 

Ancak sonuç itibariyle ne Lenin ne Stalin ne sonrasındaki Kruşçevler,Brejnevler,Gorbaçovlar pek anılmıyor.Varsa yoksa Çar Büyük

Petro. Evet Petro aşağı Petro yukarı. Bizim Atatürk'e olan saygı ve sevgimiz

onlarda Petro'da tezahür etmiş.

Sadece onunla övünüyor,sadece ondan sözediyorlar.Rusya'yı Rusya yapan,kültür,sanat,askeri başarı hemen herşey Petro ile bir şekilde ilişkilendiriliyor.

 

MOSKOVA:

Moskova oldukça soğuk ,karasal iklime sahip ,Rusya'nın tam orta yerinde

sevimsiz bir kent. İlk başta bakıldığında Ankara'ya benziyor.70 yıl

boyunca komünist rejime başkentlik yapmış olan kentte o dönemden kalan bir dolu sevimsiz bina var.Bir çoğu Stalin zamanında yapılmış askeri kışla

görünümlü,iç karartıcı binalar sarmış kenti.Hemen her köşe başında bir

şairin,bir sanatçının ,bir astronotun ya da Marx'ın -Engels'in

heykelleri var.Yaklaşık 15 milyon insanın yaşadığı çok büyük ve karışık bir

metropol Moskova.

1.ci gün ,önce yarım günlük bir şehir turu yaptık  ve ardından  en ünlü

Türk şairi Nazım Hikmet'in mezarını ziyaret ettik. "Uyarına gelirse

Tepemde bir de Çınar olursa mezar taşı falan da istemem" diyen bu büyük şairin

dünyanın bir ucundaki mezarını karmaşık duygular içinde gezdim.Senelerdir

bir dolu sığ ve zeka özürlü politikacı tarafından "ülkeye geri gelsin mi

gelmesin mi ?"diye üzerinde tartışılıp duran mezar işte tam karşımdaydı.Son

derece özenli simsiyah bir anıtsal taş üzerine Nazım'ın silüetini ve

"Nazım" yazısını kazımışlar.Çiçekler içinde yatıyordu usta.2001 yılında

ölen son karısı Vera da mezarın başucunda aynı yerde yatıyor. Hemen

kafamı kaldırıp tepesinde acaba bir çınar var mı diye baktım.Ama Rusya'da

olduğumuzu unuttum tabi.Belki de Çınar yetişmiyordu bu soğuk ülkede.Tepesinde çam ağaçları var arkadaşlar.Bence Nazım'ın mezarı orada öylece kalsın.O kadar özenli ve güzel bir mezarlık ki.Orada yatan hemen herkes Rus tarihinde ünlü ya da önemli birisi.Türkiye'ye gelirse 3 günde işin suyu çıkar. Hayranları mezarın üzerinde marşlar söyler,sloganlar atar,düşmanları da yakıp yıkar. En iyisi mi orada öylece kalsın,benim kanaatim budur.

 

2.ci gün Kızıl Meydanı,Kremlin Sarayını,St Basili Kilisesini ,meşhur

Moskova Metrosunu ,hediyelik eşya satanların ve sokak müzisyenleri ile

ressamların yeraldığı Arbat caddesini  ve Lenin'in mozolesini gezdim.Bu

gezideki en etkilendiğim yer Lenin'in mozolesiydi. .Pek çok kişi ya

ilgisiz ya da bilgisiz olduğundan Lenin'in mumyasından bihaberdi.Bihaber olmayan da mumyayı balmumu sanıyordu. Oysa mumya gerçek.Yani Lenin'in bizzat

kendisi öldüğü 1924 yılında kimyasal bir takım tekniklerle aynı Mısır

Firavunları gibi mumyalanmıştı.Ancak firavunlar gibi bandajlanıp tabuta konmamış camdan bir fanus içine konmuştu.Yani senelerdir ziyaret edilen bu mozolede Lenin'in fraklar içinde yatan ölü vücudunu görüyorsunuz.

Hayatımda ilk kez mumyalanmış bir insan gördüğüme mi şaşırayım,bu insanın

82 yıldır orda öylece öldüğü günkü haliyle yattığına mı yoksa bu

mumyanın bir dönem tüm dünyayı 2 kutuba ayıran bir siyasi ideolojinin en önemli temsilcisi ,yani komünizmin babası Lenin'e ait olduğuna mı?  Ben bu

etkileyici ziyareti yaparken benimle birlikte tura katılan 80 kişiden ancak

5-6 tanesi yanımdaydı,geri kalanlar mozolenin hemen karşısındaki lüks ve

devasa alışveriş merkezinde oturup kahve içmeyi tercih ettiler.Yani

Moskova'ya kadar gelip Lenin'i görmek yerine kahve içmek...

Neyse ben konuya geri döneyim. Uzun ve meşekkatli bir alanı katettikten

sonra mozolenin bulunduğu yapının önüne geliyorsunuz.Bu noktada 1-2 kez

asker kontrolü var. Fotoğraf makinası,cep telefonu ve kamera yasak.Bu

sebeple öncelikle üzerinizdeki bu eşyaları bir arkadaşınıza emanet

etmeniz gerekli. Daha sonra sessizlik uyarıları eşliğinde içeri

giriyorsunuz.Askerler sürekli  işaret parmaklarını dudaklarına götürerek

hastane hemşireleri gibi "sus" yapıyorlar. İçeri adımınızı atar atmaz

zifiri bir karanlık sizi karşılıyor.Tıpkı  sinemaya film başladıktan

sonra girdiğinizde gözünüzün hiçbirşey görmediği duruma düşüyorsunuz.

El yordamı ile yerini bulmaya çalışan sinema izleyicisi gibi duvarlara

falan tutunmaya çalışıyorsunuz.Tam o sırada bir başka askerin yüzü hayal

meyal görünüyor. O da eliyle bir başka yönü size gösteriyor. Yaklaşık

2-3 asker sizi sırayla yönlendiriyorlar.Hiç bir konuşma yok içerde,çıt bile

çıkmıyor. Daha sonra birden bire karşınıza Lenin çıkıyor. Cam bir kare

fanusun içinde ışıl ışıl bir şekilde yatıyor. Çok dikkatli bakmaya

çalıştım.Bu kadar başarılı bir mumya olamaz.Sanki uyuyor ve nefes alıyor

sanıyorsunuz.İlginç olanı her taraf zifiri karanlık iken sanki adamın

içine ışık sokulmuş gibi sadece mumyanın ışık saçması.Işığın ya da spotun

nereden yansıtıldığını anlamaya çalıştığım için meraklı meraklı eğilip kare cam fanusun tepesine bakmaya çalıştım.Bu esnada yanıma bir asker koşturup

kolumdan sert biçimde tutup çekti.Şaşkınlıktan "ne var?,ne oluyor" diye

söylenecek oldum bu sefer bir diğer asker "şşşşşştttttttt" diye ikaz

etti.Meğer mumyanın etrafında hiç durmadan 1 tur atıp dışarı çıkmak

gerekiyormuş yanında durup incelemek yasakmış.Tam tur bitip dışarı

çıkacaktım ki bir diğer asker gelip cebimde olan elimi tutup sinirli

biçimde cebimden çıkarttı.Yani anlayacağınız orada yapılmaması gereken

ne kadar hareket varsa 1 dakka içinde yaptım:)) Sessiz biçimde,duraklamadan, ellerinizi cebinize sokmadan transit biçimde tur atıp çıkmanız gerekiyor

haberiniz olsun.

 

Kremlin Sarayının iç bahçesinde yaklaşık 10 tane tarihi kilise yapısı

var.Bunlardan bazılarını gezdik.Kremlin kelime itibariyle "Kale" anlamına

geliyor.Dolayısıyla Rusya'da pek çok Kremlin bulunuyor.Biz en ünlüsünü yani

Moskova Kremlin'ini gezdik.

Bahçe içinde devasa top ve yine devasa çan görülecek eserlerden bazıları.

Kızıl Meydan'daki Saat Kulesi ve özgün mimarisiyle St Basili kilisesi

Hemen herkesin önünde fotoğraf çektirdiği yerler. St Basili kilisesini yapan

mimarı devrin kralı yanına çağırtmış ve bu kiliseden daha görkemlisini

yapıp yapamayacağını sormuş.Mimar daha iyisini de yapabileceğini

söylemiş,kral da St Basili'den daha görkemlisi yapılamasın diye mimarın

gözlerini kör ettirmiş.Anlatılan hikaye bu, ne derece doğru bilemem ama ilginç olduğu kesin.Ardından dünyanın en derin ve en geniş ağa sahip metrolarından Moskova Metrosunu gezdik.Metro istasyonundan nerdeyse 100 metre derine yürüyen merdiven ile iniyorsunuz.Yerin altına inip metroyu beklerken heryerde yüzlerce heykel görüyorsunuz.Bu heykeller Sovyet Devrimini simgeleyen işçi ve halk

figürlerinden oluşuyor. Metrodan çok bir Tiyatro ya da Opera binasının

içinde gibi hissediyorsunuz kendinizi.

2 durak sonra metrodan indik ve Arbat caddesinde 2 saat serbest

dolaştık.Bu gezi esnasından  hediyelik eşyalar satın aldık. Her yerde çeşit çeşit Matruşkalar (Tahtadan oyulan ve birbirinin içinden çıkan geleneksel Rus

kız bebekler), çeşit çeşit Komünist dönem kalpakları satılıyor. Hava o gün o kadar soğuktu ki kendime hemen bir kalpak satın aldım.

Kulakları bile çok iyi koruyan ,tüm kafanızı sıcacık tutan bir tür şapka

Bu kalpak.Ama turistik amaçla  önünde bulunan orak -çekiç amblemi hemen tüm Rusların size gülerek bakmasına sebep oluyor.

Anladığım kadarıyla Türkiye'ye gelip turistik amaçla satılan fesleri

kafalarına takıp sokaklarda dolaşan  garip turistlere benzedi  halimiz.

Yani o kalpakları sokakta kafasına takan herhangi bir Rus kalmamış artık:))

Türkiye'deki tüm tanıdıklarımıza matruşkalar satın aldık.Geleneksel Türk

pazarlığını orda da sergiledik ,adamları canından bezdirdik.Çok sayıda

satın aldığımız için ciddi indirimler yaptılar ancak tüm caddedeki

hediyelik eşya  tezgahlarında Matruşka kalmadı dersem yeridir.80 kişinin

herbiri 10-15 matruşka alınca bir anda caddedeki Matruşka stokları

eridi.Dünyanın hiç bir milleti biz Türkler kadar çok hatıra eşya satın

almıyor.Diğer milletlerin turistleri  en fazla kendi evlerine 1-2 küçük

hatıra eşya satın alırken biz tüm hediyelik eşya tezgahlarını 1 saat içinde

boşaltmayı beceriyoruz."Bu anneme,bu kayınvalideme,bu babama,bu kardeşime,bu arkadaşıma,bu komşuma,bu yengeme,bu dayıma,bu kuzene" derken bir anda elleriniz hediyelik eşya torbaları ile dolup taşıyor.
<<< geri

Diğer Yazıları:
 
eNroll® CM
BALMED, İzmir Koleji ve Bornova Anadolu Lisesi Mezunlar Derneği 2018