Aslında etim ne budum ne ODTÜ’ye gelmeyi düşünen taze BAL mezunları ve yakın mezun adayları için böyle bir yazı hazırlayayım diyorum ama şu anda benden başkası bu işle uğraşmadığından başkası gelip yapana kadar ODTÜ’yle ilgili bulabileceğiniz en iyi kaynak bu.
Baştan söylüyorum mühendislik okuduğum için haliyle mühendislik ağırlıklı anlatacağım okulumu. Yine de başlangıç olarak nelerle karşılaşacağınızı bilmek için sizin açınızdan iyi olacaktır. Benim zamanımda bu da yoktu J İlk olarak ODTÜ’yü neden tercih etmeniz/etmemeniz konusunda bir iki şeyden bahsedeceğim, ondan sonra size ODTÜ’yü kazanmış muamelesi yaparak sizleri yaklaşık olarak nelerin beklediğini anlatmaya çalışacağım. Aklınızda bulunsun bu yazılanlar sadece benim kendi görüşlerimdir, benimle doğruluğunu yanlışlığını tartışmayınız. Bir de bu yazıyı daha çok şehir dışında okumak isteyenler için yazıyorum. “İzmir düşünüyorum, başımı dertten uzak tutmak istiyorum.” diyen arkadaşlar hakikaten en doğrusunu yapıyorlar. Ha bir de bütün üniversiteleri kazanabilecek puanı yaptığınızı düşünerek yazıyorum. Bu arada ODTÜ hakkında size bilgi vermeyeceğim çünkü zaten internetten yeterince teknik bilgi toplayabilirsiniz ODTÜ hakkında. Hatta şu sıralarda resmi internet sitesinde 50. yıl dolayısıyla eski mezunlardan derledikleri anılardan yıl be yıl bir tarihçe oluşturulmakta. Gidin okuyun tavsiye ederim. Kesinlikle sıkıcı değil ve size hiçbir şey katmasa da genel kültür olur.
Şimdi asıl soru şu gözüküyor; “Neden ODTÜ yazmalıyım?”. Baştan söyleyeyim eğer amacınız güzel bir yerde okumaksa İstanbul’da okuyun. Çünkü Ankara’da ODTÜ kampusundan daha iyi bir yer yok, aslında vardır da ya araba ve iyi para ister-şehir merkezinden uzaktır- ya da genelkurmay başkanı, cumhurbaşkanı falan olmanız lazım –köşk, askeri alanlar vs-. Hakikaten isim olarak bakılınca Boğaziçi, ODTÜ ve İTÜ birbirine çok yakın üniversiteler. Amaç dört yılı güzel değerlendirmek ise İstanbul’u tercih edebilirsiniz ki edin de. Ama yolunuz bir şekilde sizi Ankara’ya düşürüyor ise kesinlikle ODTÜ’yü tercih edin derim. Bir istisna tıp okuma aşkıyla yanıp tutuşuyor olabilirsiniz, o zaman ODTÜ yazısında işiniz ne diye kendinize bir sorun, olur mu?
Şehir olayını da anlattığımıza göre neden Ankara’daki diğer üniversiteler değil de ODTÜ onu anlatmaya çalışayım. En baştan söyleyeyim ODTÜ kampusu gibi bir yeri Ankara’da bulmanız mümkün değil. ODTÜ kampusuna girebilmek için mutlaka ODTÜ ile bir işinizin olması gerekiyor ve bahar şenlikleri, konserler vs dışında pek insan da alınmıyor. Yani ODTÜ öğrencisi değilseniz ODTÜ’ye girmeniz bir miktar daha efor istiyor. Siz bir Ankara’ya gelip ODTÜ dışında bir yerde ikamet edin, kampusa giriş taktiklerini sonra konuşuruz. Okul olarak hangisi daha iyidir kıyaslama yapmayacağım ama Bilkentliler de kabul eder ki ODTÜ kampüsü hepsine basar. Bu konuda anlaştığımızı umuyorum ve geleceğin üniversite öğrencilerinin kafasında yavaş yavaş bir fikir oluştuğunu düşünüyorum. En azından gelip göreniniz olmuştur, bilmeyenlere anlatırsınız detaylarıyla.
ODTÜ sosyal olmak isteyenlere bir sürü olanak sağlıyor. Öğrenci topluluklarının pek çoğu inanılmaz gelişmiş ve köklü topluluklar. Yalnız ODTÜ son yıllarda arazisi elden gitmesin diye pek çok bina yaptığı için sıfırı tüketmiş durumda olduğundan yeni topluluklara pek iyi gözle bakılmıyor. Özellikle müzikle ve belli bir enstrüman ile ilgileniyorsanız cennete düştünüz demektir, müzik topluluğu denen ilginç insanlar barındıran topluluk ile şimdiden bir çevre edindiniz sayılır. Bir ikinci köklü topluluk ise Dağcılık ve Spor Topluluğu’dur-veya ona benzer bir şey- ve gerçekten ciddi işleyen bir sivil toplum örgütüdür. Tanışma toplantıları genelde Elmadağ veya Eymir Gölü yürüyüşü şeklindedir, 20 km nedir ki dersiniz bitirene kadar ananız ağlar. Bir üçüncü iyi organize olmuş topluluk ise belki ilgileneniz olur diye söylüyorum Bilimkurgu ve Fantezi Topluluğu’dur. Bu adamların en büyük atraksiyonu Türkiye’deki en geniş çaplı frp toplantısını yapmalarıdır, metucon adı verilir bu olaya. Topluluklar saymakla bitmez.
Spor olanakları son derece geniştir. Aklınıza gelebilecek hemen her türlü sporu bulabilirsiniz. Eskrimden tenise, okçuluktan buz hokeyine hemen her spor. Kendi ilgilendiğim kısmından bahsedeyim. ODTÜ’de dokuz tane sert tip kort, iki tane toprak kort, bir tane beton eski püskü bir kort, iki tane de kapalı kort bulunmaktadır. Bunlarda çoğunlukla 12 yaş altı veletler oynarlar ve önceden kort ayırtmamışsanız bu olay sizi deli eder.
Her şeyinden bahsettik biraz da sizin endişeniz olan eğitiminden bahsedelim. Şöyle diyebilirim ki ODTÜ ismi dünyanın en kötü eğitimini de verse bir on yıl daha geçerliliğini korur. Bazı arkadaşlarımızın kulağına gelebilir ODTÜ’nün bütün hocaları x üniversitesine geçmiş diye. Rivayetler büyük ölçüde doğrudur. Özel üniversite parayı basınca ODTÜ’nün en iyi tabir edilen birçok hocasını kapmıştır, ama bu hocaların alınma tekniği de vardır. Bildiğim kadarıyla bu hocaların çoğu en fazla 5-6 yıl sonra yaş haddinden emekli olacak profesörlerdir. Bilgileri, eğitim teknikleri yadsınamaz ama hocaları gitti eğitim kalitesi sıfırlandı diye bir şey mümkün değildir. Nedenini şimdi siz de anlayacaksınız. ODTÜ eğitiminin mantığı şudur “Dışarıdaki hayat zor. Biz onları dışarıdaki hayattan daha fazla zorlayalım ki, mezun olduklarında dışarıdaki hayat onlara o kadar da zor gelmesin”. Tabi bu zorlamayla çıkan sürtünmeden epey canınız yanacak ve dumanlar çıkacaktır. Mimarlık fakültesi öğrencilerinden intihar edenler olduğu doğrudur ama tabi nedeni sadece ders midir bilinmez. ODTÜ’nün her bölümü kendi alanında zordur, hatta işletmesi bile bir yere kadar zor sayılabilir (işletmeye eşeği bağlasan mezun olur lafını çıkaran ben değilim, ama doğru bir laf). Kısaca kredisi fazla görülmemesine ve derslerde yoklama zorunluluğu olmamasına karşın ders yükü sizi canınızdan bezdirecektir. Tavsiyem benim gibi yapmamanız ve derslere girmenizdir, neyse bunu sonra konuşuruz. ODTÜ eğitimi konusunda şüpheniz olmasın, gayet sağlamdır.
Şimdi diyelim ki ODTÜ’nün bir bölümünü kazandınız. Şimdiden makine, matematik, mimarlık bölümlerini kazanan arkadaşlara acil şifalar diliyorum. Yazacağım yazı BALMED için yazılıyor olmasaydı uygun argo bir dil ile size zorluk derecesini anlatabilirdim. “Eallllaaaahhhh!” nidalarıyla evin içinde zafer turları attınız, ailecek öpüşüp sarılıp koklaştınız ve bu sevinç anı geride kaldı. Kayıt anı telaşı yavaş yavaş sizi sarmakta, ne yapacağım diye düşünmektesiniz. ODTÜ kendi sitesinde bu işi gayet güzel açıklamakta, yalnız ben de kısaca üzerinden geçeyim. Kendi bölümünüzün kayıt gününde üçlü amfi denen yerde kayıt olmak için sıraya girersiniz, belgeleriniz orada sizden alınır. Kimlik kartınız verilir(veya bir aksaklık olursa sonra verilecektir). Okul hayatınız boyunca kullanacağınız kullanıcı adınız (eXXXXXX, yedi rakamlı okul numaranızın son rakamı hariç başına e konur)ve şifreniz verilir. Size birkaç soruyla birlikte yurt tercihinizi soran bir form verilir. Özel yurtlar (ebi) harici bu formda önce sıralamanız, sonra gelir düzeyiniz göz önüne alınarak size bir yurtta yer ayarlanır(yurtlara birazdan değineceğim). Ve kayıt olmuşsunuzdur.
Yaşam olayına geçelim biraz. ODTÜ’de yurtlar iki yerde konuşlanmışlardır. Birincisi Yurtlar Bölgesi denen A4 kapısı girişinde olan bölge –kampusü bir dikdörtgen olarak alırsak sol alt köşesi diyelim-, ikincisi ise yeni yeni gelişmekte olan-siz mezun olana kadar adama benzemez tahminim- kampusün sol üst köşesindedir. Yalnız ikinci bölgeden merkezi alandaki bölümlere gitmek için ring denilen kampus içinde dolaşan otobüslerden beklemek şarttır. Öbür türlü epey bir taban tepmeniz gerekiyor-tabi çevre, kimya, maden mühendislikleri bölümünde olanlar biraz daha şanslı-. Ama özel yurtları saymazsak en kaliteli altı yurttan üçü o bölgede-İsa Demiray(erkek), Faika Demiray(kız), Refika Aksoy(erkek)-. Yurtlar Bölgesi ise konum açısından çok daha şanslı. En başta otobüs ve dolmuşların ana durağı bu bölgede. Bu bölgede 9 tane numaralı yurt(5 erkek, 4 kız), Osman Yazıcı(kız), Kız Konukevi, Faik Hızıroğlu(erkek) ve EBİ-1 ve EBİ-2 (karışık) konukevleri mevcuttur. Size tavsiye, eğer EBİ’de kalmayı düşünüyorsanız ODTÜ’yü kazandığınızı öğrendiğiniz gün yurdu arayın. Yalnız EBİ’nin fiyatları biraz uçuktur haberiniz olsun. Ev tutmak isterseniz hemen ODTÜ’nün dışında 100.yıl blokları var, öğrenci kaynar oraları. Onun dışında Ayrancı, Batıkent gibi yerlerde de öğrenciler için uygun evler bulunabilir(benim öyle bir şansım olmadığından ayrıntı veremiyorum).
Hazırlık okumalı mıyım? Bu sorunun cevabı yok. Okuyanlar da memnun, okumayanlar da. Arada bir “keşke hazırlık okusaydım” diyenler çıkıyor-ki ben de arada dilemiştim, ama çok da bir şey kaybetmiyorsunuz-. Hatta bir laf vardır “beş sene okursan bir yıl kaybedersin, dört sene okursan dört yıl”. Ne kadar doğru bilemiyorum. Tabi üniversite-öğrencilik-kampüs hayatı güzel, ben pişman değilim okumadığıma. Unutmadan, hazırlığın sosyal yaşama katkısı yadsınamaz tabi, üstüne üstlük bir yıl da tatil.
Sırada ders kayıt olayı var. Kısaca anlatayım, sonraki dönemlerden itibaren zaten alışıyorsunuz. Elimizde olanlar bir adet danışman ve bir adet internet erişim kodu. İnterneti açıp ODTÜ sayfasına giriyorsunuz. Oradan solda Öğrenci İşleri Bilgi Sistemi linkini görüyorsunuz, gerisi yeterince basit zaten-ne yapmanız gerektiği anlatılıyor. Sonra danışmanınızın odasına çıkıp ona onaylatıyorsunuz. Aynı şeyi add-drop denilen haftada da yapmanız lazım.
Gelelim derslere. Mühendislik ağırlıklı anlatacağım. İlk başta genel derslerinizi alacaksınız; calculus, fizik, kimya gibi(mimarlık fakültesi için temel tasarım vs.). Bunlar takriben bir veya iki dönem sürebilir bölümünüze göre(calculus her daim iki dönem sanırım ama kimya tek dönem). İkinci dönemden itibaren size mesleğe giriş niteliğinde ileriki senelerinizde çok bir önem taşımayan tahminen iki kredilik bir ders verecekler, ipin ucunu gösteriyorlar sadece. Rahatlıkla A alabilirsiniz. Derslere girmenizi tavsiye ederim, belki ilk yıl ekebilirsiniz. Hazırlıkta seve seve J gideceksiniz çünkü yoklama alınıyor. İlk yıl canınız yanacak, şu dersler bitse bölüm dersleri başlasa da kendimi göstersem diye düşüneceksiniz. Öyle ya da böyle calculus engeline takılmazsanız o sene biter-ki benim bildiğim BAL öğrencisi rahat yapar calculusu-. İkinci seneden itibaren gözünüzü seveyim mümkün mertebe derslere girin. Başını kaçırdınız mı gerisi de yalan oluyor(deneyimle sabit). Bu iki senede yaptığınız ortalama büyük ihtimalle sizin mezuniyet ortalamanıza çok yakın olacaktır. Az da olsa önemli denilen noktaların notlarını tutun, diğerlerini arkadaşlarınızdan alırsınız. Vize(midterm) ve final tarihlerini unutmayın, o günlerde uyuyakalmayın(bana bakmayın ben öyle bir şey yapmadım). Curve olan derslerin sınavlarına da kalmanız kesinse bile girin üç beş şey yazın curve’ü düşürün, arkadaşlarınız sevinir. ODTÜlü ruhu budur J Dip not olarak mimarlık fakültesi öğrencilerinin dikkatine; Ali hocaya dikkat.
İlk sene Ankara’dan nefret edebilirsiniz, doğaldır. Çoğunluk İzmirli insanın Ankara’ya alışma dönemi üç dört aydır, o da sıklıkla şehre inerseniz. Aslında kampus size hayli hayli yeter diyebilirim. “İçecez, edecez, eğlenecez” takıntınız da varsa A4 kapısının hemen ilerisinde Naz Gıda var. Oradan aldığınız içkileri görünmeyecek bir biçimde-güvenlik görevlilerine de ayıp olmasın- içeri sokarsanız gece vakti stadyum da gayet süper bir “mekan” olabilir. Yine de şehre bol bol inin derim, hava değişikliği oluyor.
Alelacele yazmış da olsam genel hatlarıyla ODTÜ böyle bir üniversite, umarım bu bilgiler işinize yarar. Yine de daha fazla bilgi edinmek amacıyla ODTÜ’nün sitesini ziyaret edebilir ve ekşisözlük’te orta doğu teknik üniversitesi, yeni başlayanlar için odtü, odtü’de kayıt çilesi veya kısaca odtü yazıp ara’ya basabilirsiniz. Bu yazı BALMED’in Üniversite Temsilciliği’ne gönüllü olup da arıza çıkardığım(çok aktif olamayacağım dediğim) için yazdım. Neyse siz gelin, sizi Otcan ile tanıştırırım. Bu yazıyı ilk önerdiğimde “e yaz o zaman” diyerek bana gaz veren Aysun ablaya teşekkürü borç bilirim J
Berk Orbay ’04
Not: Aman sakın annem babam istedi diye bu bölümü yazdım olayına girmeyin, hayatınız kararır. Annenizin babanızın istediği bölüme girmeyin demiyorum ama hayatınızın size ait olduğunu unutmayın. Sadece istediğiniz, mutlu olabileceğini düşündüğünüz bölümü yazın. Tasarım isteyip makine mühendisliğine girerseniz çıkamazsınız, çıksanız da iflah olmazsınız. Hoş, ne olursa olsun makine mühendisliğinden çıkamazsınız, çıksanız da iflah olmazsınız ya neyse, anladınız siz.