Efsaneye göre Romus (Remus) ve Romulus adlı iki kardeşi bir kurt beslemiştir. Bu kardeşler büyüdüklerinde, Romus beyaz bir harç ile geniş bir alanda sınır çizer ve burası benim ülkem der. Romulus da “böyle sınır mı olur, bak sınırdan içeri giriyorum işte” der ve bunun üzerine Romus, kardeşini o anda öldürür. Roma imparatorluğu artık kurulmuştur. Romus’un oğulları olan Senio ve Ascanio büyüdüklerinde babalarına güvenemedikleri için Toskana dağlarının zirvesinde Siena’yı kurarlar. Siena´nın tarihi şehir merkezi, UNESCO tarafından Dünya kültür mirası listesine alınmıştır.

Şehri yer yer 6 metreyi bulan şehir surları çevreliyor. Surlarda sadece 3 noktada yol geçebilmesi için boşluk bırakılmış. Yani Siena şehir merkezine girmek ya da çıkmak bu üç noktadan birinden mümkün. 

 Şehrin sokakları genellikle otomobil trafiğine kapalı. Zaten aksi de pek mümkün değil, çünkü sokakların çoğu ancak yürünecek kadar geniş.  Binaların yüzyıllar öncesinden kaldığı her halinden belli. Binaların arasındaki dar sokaklarda, kemerli köprüler ile birbirine bağlanan yapıları, taş yolları, çıkmaz sokak gibi avluları zevkle inceliyorsunuz.

Şehrin merkezinde,  saat kulesinin de olduğu meydana geliyorsunuz.  Dar sokaklar çok geniş bu meydanla birleşiyor.  Plazza del Campo.  Deniz kabuğu gibi hafif eğri olan bu alan, XVI yüzyıldan beri her sene yapılan geleneksel “Palio” at yarışlarına ev sahipliği yapıyor. Bu sırada yapılan festival, bu yarışlardan üç gün önce başlıyor.. 2 Temmuz ve 16 ağustosta yapıldığını öğrendiğim bu at yarışları 2 dakika civarında sürmesine karşın şehre müthiş katkı sağlıyor.