Nisan 2006
Sevgili Arkadaşlarım,
Nepal'de tuhaf tuhaf vakitlerin ortasındayız yine. Şöyle bir Çin bedduası varmış: "İlginç vakitlerde yaşayasın" derlermiş.
Kralı devirme direnişi Cana Andolan´ın üçüncü haftasındayız. "Halk hareketi" demek.
Cana Andolan´dan başka bir de Loktantra Zindabad duyuyoruz her yerde. "Yaşasın demokrasi" yani.
Sokağa çıkma yasağı, genel grev, günde yedi saat elektrik kesintisi ile günlerimiz geçiyor. Mektup yazmak için bulunmaz vakitler...
Katmandu´da son onaltı günün hepsinde ya hükümet sokağa çıkma yasağı ilan etti ya da yedi parti genel grev dedi. İkisinin aynı anda olduğu da oldu. Genel grev, bandha yani, Güney Asya kavramlarından biri. Kapalı demek. Dükkanların açılmadığı, sokağa araba, motosiklet, hatta son zamanlarda bisiklet çıkmadığı günler. Dokuz senedir ayda en az bir iki bandha gördük, bizim için yürüyüş yapma günleri. Yedi parti birliği bu ayın dördünden itibaren süresiz bir bandha ilan etti, yani Vadi de kapandı. İki haftadır Katmandu vadisine ya da dışarıya otobüs, araba çalışmıyor. Sebze, tüpgaz, benzin de gelmiyor.
Okullar süresiz olarak kapalı. Cana Andolan´a bankalar da katılıyor ve işlem yapmayı reddediyorlar. Geçenlerde Merkez Bankası´nda (Kralın) İçİşleri Bakanı´nın imzaladığı bir çeki bozmayı reddeden oniki memur tutuklandı.
Evden seyredebildiğimiz tek televizyon kanalı Kantipur Kral'a öyle muhalif ki Kral gitmez kalırsa onların buralardan gitmeleri gerekecek.
Televizyonda her akşam altı haberlerinde Cana Andolan´a kimler, hangi sivil toplum örgütlenmeleri katılmış onları görüyoruz. Ticaret Odası, doktorlar, avukatlar, engelliler... Bir de polisin kafasını gözünü yardığı insanları gösteriyorlar. Annemle haberlerin karşısında oturup ağlıyoruz. Üniversitenin önünde günlerdir oturan kalabalığı çok güldüren bir delikanlı var, televizyonda görüyoruz, annem ona benim oğlan diyor. Hastanelere kafa travmasıyla gelen, güvenlik güçlerinden dayak yemiş insanlar öyle çok ki, her akşam onlarca yeni kırık kafa. Kafası kırılmış sokak çocukları. Her nedense Andolan´ın ilk günlerinde önlerde çok sokak çocuğu vardı, onlara da eğlence çıktı. Pankartları bir ucundan yakalamış yalınayak çocuklar ön saflarda sırıtarak yürüdüler, ilk dayağı onlar yediler.
Prenses olan ev sahibem, devrim olacak diyor. Prens kardeşi, kral hiç bir yere gitmeyecek, neden gitsinmiş diyor ama. Nepal´in eski bir Maharacası olan dedelerinin tahttan düştükten sonra Hindistan´a gidip derviş olmasının üzerinden sadece altmış sene geçmiş. Prenses ev sahibemin, onaltı yaşına gelinceye kadar halktan biriyle konuşması yasakmış, çocukken bir fili, bir de midillisi varmış. Bugün beraber CNN seyrettik, hizmetçilerden konuştuk. Evlerinde ayda sekiz dolara çalışan üç hizmetçi var. Ev sahibem dedi ki, Amerika ve Avrupa gibi oluyoruz, yakında hepimiz kendi evimizi kendimiz temizlemek mecburiyetinde kalacağız. Hizmetçi bulmak ne kolaydı tahmin edemezsin, dedi. Ev sahibemin doğduğu Aslan Saray´da hizmetçiler için beşyüz oda olduğunu biliyorum; Guinness rekorlar kitabı cariyeler diye yazıyor gerçi.
Bu mektubu yazmaya bu sabah başladığımda daha üç insan ölmemişti, yüzden fazla insan da yaralanmamıştı. Ambulanslara sokakta olma izni verilmeyeceğini ve yaralıların şehri çevreleyen anayolda saatlerce yatacağını da bilmiyordum. Bugün şehrimde sayısız insan sokağa çıkma yasağını ve sokağa çıkanları vurma emrini takmayarak sokaklara döküldü.
Hindistan dün Kral'la konuşsun diye uzaktan akrabası son Keşmir Maharacası´nı özel elçi gönderdi. Bakalım Kral ne yapacak.
İktidardan vaz geçmek kimbilir ne zor bir şeydir..
Nepal Kralının sıfatı Şri Panç Maharaca. Beş kez saygı duyulası büyük kral demek.
Kral üç sene önce son darbeyi yaptığında telefon hatları ve internet bir haftaya yakın kesik kalmıştı. Belki kesilir yine.
Neyse.
Evde her şey yolunda, ekmek yapıyorum. Yerleri süpürüyorum, bulaşık yıkıyorum.. insana iyi gelen işler..
Sokağa çıkma yasağı var ama BBC radyonun dediğine göre yollarda kralı protesto eden onbin kişi varmış şimdiden. Bugün için planlanan dev protesto, sokağa çıkanı vurma emrine rağmen gerçekleşiyor gibi. Derse gidebildiğimiz günlerde gördüğüm kadarıyla öğrencilerim son haftalarda çok huzursuzlar. Vadi iki haftadır izole durumda, yiyecek de gelmiyor. Soğanın kilosu normalin beş altı katına, yüz rupiye çıktı. Papayaları meyvaları, şehircek günler önce yedik bitirdik. Bizim göbekli manav diyor ki sabahları bir kova taze tofudan başka şey gelmeyeli iki hafta olmuş. Dün dükkanda bir iki kucak dolusu bayat sebze kalmıştı. Dükkanların çoğu iki haftadır kapalı, üç beş tane dışında araba da yok.
Loktantra zindabad! Yaşasın demokrasi. Bir de murdabad diye bağırıyorlar, o da "Kahrolsun" demek.
Oğlum diyor ki gidip krala bir güzel sarılmamız lazımmış, kimse sevmiyor onu diye. Aynı zamanda Kral ve Kraliçenin dev olduklarını da düşünüyor, masallardaki devlerden. Ne yediklerini merak ediyor. Altı yaşında.
sevgiyle,
elif.
hamiş: Aşağıda bu haftaki Nepal Vakitleri gazetesinden, olanları benden iyi anlatan bir yazı var:
"HIZ KAZANIRKEN HAREKET BÜTÜN TARAFLARDAN, AÇLARDAN BİLE DESTEK TOPLUYOR."
Naresh Newar,
Sayı 295 (21- 27 Nisan 2006)
www.nepalitimes.com
Shiba Ram Balaju´da barışçıl bir miting sırasında polislerden fena dayak yemiş, yüzündeki yarayı gösteriyor. Onaltı yaşında. Acımıyor, burada olduğum için mutluyum, diyor.
Bu aptalca soruları bırakın, diye tersleniyor yanındaki, çünkü Gagan Thapa´yı dinlemek istiyor. Gagan Thapa, Kral Gyanendra ve bakanları hakkında anlatığı taşlamalı fıkralarla binden fazla protestocunun oluşturduğu kalabalığı büyülemekte.
Bu polislerden, askerlerden ya da kraldan artık korkmuyoruz, diyor genç bir kız ve çabucak bir grup kadın göstericiye liderlik etmek için ilerliyor. İsmi Sabitri. Sabitri´yi takip eden elli kişilik gruptan bir ev kadını, bizi artık bir şey durduramaz, bu halkın hareketi, diyor.
Daha iki hafta önce, yedi siyasi parti süresiz genel grev ve toplu protestoları ilan ettiğinde yüzlerce gösterici tutuklanmış, dövülmüş ve kimileri güvenlik güçlerince vurulmuşken, çok kimse bu muhalefetin bir kaç günden uzun sürmeyeceğini düşündü. Ne ki ülkenin her yanında sokaklardaki protestocuların sayısı her gün çoğalıyor ve son rakamlara rağmen göstericiler pes edecek gibi görünmüyor. Şimdiye kadar 3000´den fazla kişi tutuklandı, 1000 yaralı hastanede, 10 kişi öldü.
Polis onları kovalamaktan yorulmuş görünüyor. Arkadaşlarıyla beraber bir kaç kez coplarla giriştikleri kalabalığın tekrar tekrar Katmandu´nun Balaju bölgesine döndüğüne şahit olan bir polis memuru, ne faydası var ki, yine gelecekler, diyor.
Siyasi partiler de bu kadar geniş bir kesimden ve meslek örgütlerinden gelen ezici destek karşısında şaşkınlar. Gazeteciler, avukatlar, mühendisler, öğretmenler, ev kadınları, çocuklar... kendi güvenliklerini ve tutuklanma korkusunu düşünmeden sokaklara döküldüler.
Hareket öyle güçlendi ki Maocular da katıldılar. Hareketin sıcaklığı hükümette de hissediliyor. Memurlar artık açıkça loktantra'yı -halkın demokrasisini- savunuyorlar. Nepal Petrol Korporasyonu´ndan bir üst düzey memur, arkadaşlarıyla kollarına siyah bantlar takmak için toplantı odasında bir araya gelirken, şimdi sessiz protesto zamanıdır, diyor.
Partiler stratejilerini planlarken halk liderli ya da lidersiz bir şekilde protesto etmek için sokakları dolduruyor.Başkentin Gongabu mahallesinde orta yaşlı bir kadın omuzlarına gri bir şal geçirmiş, erkek göstericilere kalabalığın önüne geçip silahlı polis kordonunu yarmalarını haykırıyor. Bir yandan bize, burada lider yok, halkın gücü herkese yol gösteriyor, diyor.
Kırmızı sarili yaşlı bir kadın bir polis memuruna, bırakır mısın geçelim genç adam, diye soruyor. Bir başka kadın gösterici, arkadan iten arkadaşlarıyla birlikte, normalde cop sallayan polislerin arasından kendine yol açarken, eh, size bir defa sorduk, şimdi nasıl geçtiğimizi seyredin, diyor.
Kadınlar ve genç kızlar zaferle gülümserken polisler çaresizce seyrediyor. Gösterileri o kadar barışçıl ki polisin tek yapabildiği yol vermek, sonra da polis kamyonlarına koşup yüzlerce kadın göstericinin yaklaştığı Samakosi´de yeni bir cephe açmaya gitmek.
Günün sonunda Balaju´da tek bir gösterici bile yaralanmadı, taş atılmadı, polis silah ya da cop kullanmadı. Geçen hafta burası savaş alanı gibiydi, 25´ten çok gösterici polisin açtığı ateşle yaralanmıştı.
Yine de harekete katılan herkes mutlu değil, çünkü direniş günlük hayatı etkiliyor. Kalimati sebze halinde bir hamal, açım, günde bir öğünden fazla yiyemiyoruz artık, diyor. Halde çalışan arkadaşlarının çoğu işsizlikten Katmandu´yu terk etmişler, yürüyerek üç gün süren Dhading´deki köylerine dönmüşler.
Bir başka hamal, Ramesh Gauli, şikayet etmek istemeyiz çünkü hareketi tamamıyla destekliyoruz ve sanıyorum demokrasiye ulaşmak için çektiğimiz zorluklara dayanmak gerekiyor, diyor. O da Dhading´e, evine dönmek istiyor ama o kadar yürüyecek gücünün olmadığını söylüyor.