Artık sıra Peru’dan 3 günlüğüne ayrılıp Bolivya’yı görmeye geldi. Sabah erkenden otobüsümüzle Puno’dan hareket edip, Titikaka Gölü kıyısını takip ederek, Bolivya sınırına geliyoruz. Peru sınırında araçtan ayrılıyoruz. Yürüyerek Peru dan çıkıp Bolivya’ya geliyoruz.


Bolivya’da bizi bir tören karşılıyor. Askerleri ve toplanan halkı görünce anılarım bana Butch Cassidy and the Sundance Kid filmini hatırlatıyor. Anımı çevremdekilerle paylaşınca görüyorum ki film çok popüler.

Bolivya’da bidiğimiz araç bizi Copacabana’ya götürüyor. Adını, Brezilya’daki ünlü plajla benzerliğinden değil, iki Aymara kelimesi, “kota kahuana”dan (Göl Manzarası veya Göl Kontrol Noktası) veya eski And mitolojisinde bereket tanrısı olan, klasik Grek & Roma kültüründeki tanrıçalardan Afrodit ve Venüs’e eşdeğer tutulabilecek ve Titikaka’da yaşayan bir tanrı olan “Kotakawana”dan aldığı söyleniyor


Copacabana’da, Bolivya Katolik dünyasının belki de en önemli kutsal merkezi sayılan ve Morena Meryem Anası’na ithaf edilen ünlü koloniyel kilisesi La Candelaria’yi görüyoruz.


Bu kilisenin önünde hergün birçok araç çiçeklerle bezeniyor ve kutsanıyor.