TOPLUMUMUZ NEREYE KOŞUYOR ?
Aşağıda yazdıklarımın tümü en fazla üç gün içinde şahit olduğum olay ve gözlemlerden aklımda kalanlardır.Sizlerle paylaşmak istedim. Ne yapıyoruz biz? Nereye koşuyoruz? Nasıl düzelteceğiz?
Kim düzelir? Kim düzeltecek? Daha bir sürü soru.
Saat 22.00 : Oturmuş TV de güzel bir film seyrediyorum.Apartmanımızın alt katlarının birinde,yüksek devirli bir matkap çalışıyor.Kısa sureli aralar verip tekrar vınlamaya başlıyor.Yaz geliyor ya,herhalde bir vatandaşın dairesine klima monte ediliyor.TV nin ses düzeyini biraz yükseltmek zorundayım maalesef.
Saat 01.30 : Komşu apartmanlardan ikisinin bahçesinde,biri yavru bir Kurt köpeği,diğerinin de cinsini bilemediğim,azman bir köpek var. Sahipleri tarafından oldukça ihmal edildiklerinden hiç şüphem yok.
Adam balkona hapsettiği azman köpeği uzun sureler aç bıraktığı için, birkaç defa,irinci kattaki balkona aşağıdan bir somun taze ekmek fırlatmak zorunda kaldım.Geceleri iki komşu köpek,yüksek sesle
uzunca süre muhabbet edip dertleşiyorlar anlaşılan.Ben henüz pencereyi açıp henüz bir müdahalede bulunmadım.Ancak,lafa karışan epeyi komşu var.
Saat 07.30 : İşte mahallemizin çok sonraları ne dediğini söktüğüm, camekanlı el arabası olan Boyoz ve gevrekçisi de mesaiye başladı. ´ Sıcccaaaa...Biooooossss....Gevleeeekkkiii ´ diye bir ses çıkartıyor.
Annem bir sabah,´ Oğlum ne satıyorsun sen? ´ demiş bir sabah adama...Çok gülmüştüm.Annemin yaptığına bakın şimdi..
Saat 10.00 : Bizim bu taraflarda kapıcı kullanan hiçbir apartman yok henüz.Çoğu beş katlı,beş veya en çok on daireli binalar. İzmir’imizin bahşettiği iklim koşulları,klima ile ısınıp serinlemeye uygun.Market,çarşı pazara yakın.Haftada bir merdivenleri yıkamaya gelen hanım dışında herhangi bir personel gideri yok Apt. yönetiminin. Geçtiğimiz kış epeyi karanlıkta kaldık..Hem üşüdük,en kötüsü de
uzun süreler bilgisayarımdan mahrum kaldım elektrik kesintileri nedeni ile.Kapıcı istihdam edilmediğinden.Herkes kendi çöpünü, kendisinin imha etmesi gerekiyor.Benden sonra sokağa çıkmayı
planlamış komşular nedense,kendilerinden önce,biraz hava alsınlar diye,MIGROS/TANSAŞ/KIPA gibi süper marketlerin naylon torbalarına doldurulmuş çöpleri,daire kapılarının önüne bırakıyor.
Çevrede çok sayıda,tekerlekli,çöp kamyonuna özel mekanizma ile kaldırılıp boşaltılan zebellah gibi çöp arabası var.Kapakları kapalı ise,genellikle naylon market torbaları,ya kapalı kapağın üzerine
ya da arabanın yanında,yerde bir köşeye bırakılıyor.
Saat 11.00 : Otobüslerde durum EGO ( Erken Gelen Oturur ) sistemi. Özellikle,en EGO lar öğrenciler.Metro seçeneğinde,Doğu yönünde EÜ,Batı yönünde Dokuz Eylül üniversite öğrencileri çoğunlukta. Genellikle,ya kulaklıkları ile müzik dinliyor,ya cep telefonlarındaki oyun seçeneklerine dalıyorlar.Ya da,sevgililer,parkta otururmuş gibi davranıyorlar.Ben şahsen bugüne kadar,kitap ve gazete okuyan Otobüs ve Metro yolcusuna hiç rastlamadım desem yalan olmaz.
Yüzbinlerce yolcudan herhalde üç beş kişi çıkar ne bileyim. Toplu taşım araçlarında,koltuk işgalinde en ön sırada olan yolcuların 6 ile 8 yaşlar arası,arsız bebeler olduğunu görüyorum.Öncelik sırası
bu yaşlardan başlayıp 70e kadar uzanıyor.70 ten sonra araca kendi başına binmeyi başaranlara yer verme zorunluluğu 69 dan başlayıp aşağıya doğru iniyor ve 20 de tıkanıp kalıyor.
Ben şahsen bana kimsenin yer verme teklifinde bulunmadığından dolayı oldukça keyifli ve gururluyum.
Saat : 12.30 Yer: Kemeraltı/Hisarönü bölgesi.Güvenlik nedeni ile Belediye´nin öyle sağda,solda çöp kutusu bulundurmaması nedeni ile yerlerde bol miktarda,pet şişe,sigara izmariti,kağıt mendil ve
diğer kişiye mahsus çöp var.Gece satlerinde yapılan temizliğin nimetlerinden faydalanan kişiler ise,saat 7.00 den itibaren dükkanını açan esnaf olmalı..10.00 dan itibaren atıkların yanı sıra,ses kirliliği
de yerini alınca,Kemaraltı Geçilmez pazarlama sistemi devreye giriyor.Hemen hemen her dükkanın önünde,içerideki pasajda yer alan dükkana ait en az bir satış elamanı var.Omuzlarına attıkları,kollarına astıkları kot pantolonları nerede ise gelip geçenin eline tutuşturmaya
çalışıyorlar..Lades´e getirmece.. Hisarönü Camii çevresi,öğlen birşeyler atıştırmak,arkasından okkalı
bir kahve içmek için inanılmaz güzel bir ortam.Kokoreç,kelle söğüş, kumpir.Herşey güzel de,umarım hiç kimse kolundan çekiştirilip sıra sıra yer alan dönercilerin satış elemanlarının,burnunuza uzattığı
menüden ve masaya davet tarzından hoşnut değil.Belediye burada çığırtkanlık işini ne kadar yasakladı,üç beş günlük kapatma cezası verdi ise de,bir sonuç alamadı.
Dün,dönerci çığırtkanının,önümde yürüyen hanımın kulağına doğru eğilip ´ Apla...hesaplı veririz ´.. dediğine şahit olunca.Kendime hakim olmak için,ilk sokağa sapıp, civarda bol miktarda yer alan ´ Herşey 1 YTL ´ tezgahlarına konsantre oldum.Tezgahta bir de Türk Malı,işe yarayan,mesela bir makara olsa, alacaktım.Maalesef her şey Çin İşi,bunu yapan tabi 1 milyar kişi.
Bu yazımı yazdıktan sonra,yazının başlığına bir daha baktım.Yazı içeriği ile başlığın pek de yakın bir alakasının olmadığını gördüysem de,aynen muhafaza etmeye karar verdim.
Bugün 19 Mayıs..Hepimize kutlu olsun.
Koşacağımız yol Mustafa Kemal ATATÜRK ´ün izinde olsun.