Sevgili Kardeşlerim,

16-17 Mayıs günlerinde Samsun Maarif Kolejli kardeşlerimizin evsahipliğinde buluştuk, gelecek için ümit ve enerji dolu planlar yaptık, sonsuza dek yaşaması umudu ile "maarifliler" korusuna ağaçlar diktik.

Bu güzel ve anlamlı organizasyonun bir parçası olmaktan gurur duyduk. Aşağıda yeni oluşan derneğin basın bildirisini okuyabilirsiniz.

1) Eğitim dilinin ingilizce seçilmesi, dünyada bu lisanın daha çok kullanılır olmaya başlamasına bağlıdır.

2) Okulların adlarının lise yerine kolej seçilmesi ise, orta ve lise oğretiminin birleştirlmiş olması nedeniyle, Amerikan eğitim sisteminde üniversite öncesi okullara verilen college adıyla ilişkilidir.

3) Yatılı olmasının tercihi ise, okulların kurulduğu yerlerin coğrafi çevresine hizmet anlayışı ile ifade edilebilir.

Amaç ise okulların yatılı olmasının doğal sonucu, genç yaşta sosyal paylaşım değerlerini özümsemiş, devlet kadroları ile iş hayatının ihtiyacı olan lisan bilen bireyler yetiştirmektir.

Bu okullarda ilk başlarda  yaygın olarak yabancı öğretmenler görev almışlardır.  Hazırlık sınıflarındaki lisan öğreniminin ardından orta ve lisede fen dersleri ingilizce olarak okutulmuştur.

Türkçe teknik kelime gelişimi açısından bakıldığında, bunun olumsuz etki yaptığı görülse de, yüksek eğitimine ingilizce olarak devam etmeyi seçenler için de avantaj olduğu açıktır.Kitapların ingilizce ve ithal olması dolayısıyla düz ortaokul ve liselerdeki fen dersleri müfredatına uygunluk konusunda sorunlar yaşanmıştır. Lise seviyesinde ingilizce derslerinde İngiliz ve  Amerikan edebiyatının temel eserleri okutulmuştur. Bir fikir vermek açısından bu dönemde okutulan bazı eserler şunlardır: Animal Farm (George Orwell), Tom Sawyer (Mark Twain), Great Getsby, Passage to India. Bu kitapların seçimi American Board tarafından yapılmış olup bazılarının işlediği konuların irdelenmesinde yarar vardır.

Eğitim ve öğretim farklı kavramlardır ve öğretim, eğitimin bir parçasıdır. Öğretimin kapsamı devlet tarafından tanımlanmıştır. Eğitim ise, bu eğitimi alan kişinin çevresi ile olan ilişkilerini şekillendirmesini, kendisine ve bulunduğu topluma yararlı olabilmesini düzenler. Kişi dunyaya gelmesinin hemen ardından eğitimini almaya başlar ve bu süreç yaşamı boyunca devam eder, karekteri aldığı eğitim çerçevesi içinde oluşur ve olgunlaşır.

Toplumlar, statik yapıda olmayıp dinamiktirler. Bunun doğal sonucu ise modernleşmedir. Modernleşme, mevcut standartların daha iyi ve yeni olanla değiştirilmesi, gelişme ve ilerlemedir. Teknik ve ekonomik ilerleme, toplumun, sosyal, siyasal,  düşünsel ve ahlaki gelişmesinin itici gücüdür. Sorgulamasını, araştırmasını, cevaplar üretebilmesini her aşamada bilen ve çevresi ile iletişimi sağlayabilen bireyler olursa, toplum bunu başarabilir. Toplumların aydınlanarak, çağdaşlaşabilmesi buna bağlıdır.

Toplumların, coğrafi yaşam alanı vardır. Bu yaşam alanı vatandır. Vatanını seven, vatanına hizmet etmek duygusuna sahip bireyler, vatan toprağı üzerinde yaşamı paylaştıkları toplumun gelişmesine, ilerlemesine katkıda bulunurlar. 

Aynı coğrafi alan üzerinde yaşayan toplumların, yaşam biçimlerini ise gelenekleri şekillendirir. Gelenekler, toplumu bir arada tutan, bireyler arasındaki bağları güçlendiren değerlerdir. Geleneklerin kaybolması toplumun yozlaşmasına sebep olur.

NİÇİN YENİDEN MAARİF KOLEJLERİ ?

Öğrencilik yıllarımızın yaşamımız üzerinde olan etkisi tartışılmaz, hele bu dönemin bir kısmımız için yatılı bir şekilde gerçekleşmiş olması bu etkiyi daha da pekiştirmiştir. İster yatılı okumuş olalım isterse yatısız, ister Kolej mezunu olalım isterse Anadolu Lisesi, on bir yaşından itibaren bir çok şeyin birlikte yaşanılıp, oğrenilmesi, diğer bir ifade ile yaşamlarımızı paylaşarak aldığımız eğitim hem karakterlerimizin hem de aramızdaki güçlü bağın oluşmasındaki  temel unsurdur. Bu okulları yeniden hayata geçirmek fikri, nostaljik bir özlem gibi görülebilir. Bu duygusal yaklaşım yanında asıl amaç, topluma kaliteli ve çağdaş eğitim hizmeti vermek düşüncesidir. Ülkemizin nufusu hızla çoğalmakta, ancak kaliteli eğitim sunabilen kurumların adedindeki artış ise bu hıza ayak uyduramamaktadır. Bu gerçek yadsınamaz. Bunun sonucu ise çağdaşlaşma sürecimizdeki ivme kaybıdır ve toplumumuza maliyeti ağır olmaktadır.

Yolumuz aydınlık ve açık olsun !

16/17 Mayıs 2009 Samsun